-ŞİİR-
NERDESİN
Yaprakları süpürdüm,sonbaharda
Açarken aradım,tomurcukları baharda
Kış geçti,ısındım sen yoksun yanımda
Yaz geliyor bak,kıpırdıyorsun kanımda
Snaki bir adım ötedesin,hani uzansam
Tutacağım inanıyorum,zincirimi koparsam
Sensizlik yine şahlandı,yelesinden tutsam
Getiri mi sana,rüzgarlarda savrulsam
(SEZEN FİDAN)
*****************************
RUHUMUZUN IŞIĞI,HİLALİ SENSİN
ÇORAK TOPRAKLARIN,ZÜLALİ SENSİN
BİÇARE YÜREKLERİN.AB-I HAYATI
BİLİNMEZ ŞİFALARIN,MEALİ SENSİN
DİKENİ OLMAYAN GÜL,SULTANIM,ŞAHIM
ŞU MAZLUM ÜMMETİN,MECALİ SENSİN
SENSİZLİK BAĞRIMIZDA YANAR KOR GİBİ
HER GECE GÖNÜLLERİN,HAYALİ SENSİN
SENSİN TEDİRGİN,ŞU AVARE CİHANIN
İÇİNDE HUZUR OLAN HER HALİ SENSİN
SENİNLE ALEVLENEN İLAHİ NUR'UN
KAİNATIN ÖNÜNDE TİMSALİ SENSİN
SAADETE GİDEN EFSUNLU YOLLARIN
ŞARK'I GARBI CENUBU ŞİMALİ SENSİN
SENDEDİR NÜBÜVVET SENDEDİR ZİYA
EŞREF-İ MAHLUKATIN CEMALİ SENSİN
VİSAL ÜMİDİYLE UYKUSUZ YETİMLERİN
HERGÜNÜ GÜNDÜZÜ LEYALİ SENSİN
GÜHAHLARA GARKOLDUK YÜZÜMÜZ YOK
LAKİN BU KALPLERİN DE İKBALİ SENSİN
KİFAYETSİZ ŞU ACİZ MURAD'IN SÖZÜ
ŞÜKÜR Kİ SÖZLERİN MİNVALİ SENSİN
MURAT TURAN 2007 YILI ŞİİR YARIŞMASINDA 1. SEÇİLMİŞTİR
(TEBRİKLER MURAT)
Gücün var mı sevgilim?
Derin sularda inci tanesi aramaya
Cesaretin kaldıysa,
Hala benle aşktan konuşmaya.
Söyle canım sevgilim,
Hayat bize oyun oynuyor olabilir mi?
Yorgun gibi bir halin var,
Duyguların Karışık olabilir mi?
Sil baştan başlamak gerek bazen,
Hayatı sıfırlamak,
Sil baştan sevmek gerek bazen,
Her şeyi unutmak.
Sanki bu gün son günmüş gibi,
Dolu dolu yaşamak istiyorum ben,
Her ne çıkarsa yoluma.
Sil baştan sevmek gerek bazen,
Hayatı sıfırlamak,
Sil baştan silmek gerek bazen.
Her şeyi unutmak…
-GÖZLER-
Yeşiller hoştur bakışı sarhoştur
Gönül verme sakın sefası boştur
Maviler güzeldir içleri berraktır
Gönül verme sonu ayrılıktır.
Ah o Kahverengi lerin yoktur derdi
Yalnız onda bulursun gerçek sevgiyi
-GÖKYÜZÜ-
Gözlerimde yaş gözyaşlarımda sen varsın
İnat etme gökyüzü
Benden fazla ağlayamazsın
-ÖLÜM ve TEŞEKKÜR-
Soyadıma ilişecek gözün
Değişmediğini göreceksin
Daha çok kahrolacaksın
Deliler gibi ağlayacaksın
Bana son kez döneceksin
Nerden kaldırıldığımı okuyunca
Olduğun yere yığılıp yaşlı gözlerle
Şu satırları okuyacaksın;
“ÇELENK GÖDERİLMEMESİ ve
O NUN GELMEMESİ RİCA OLUNUR”
-NİÇİN-
Doğmak yaşamak için
Sevmek sevilmek için
Ben senin için
Peki ölmek niçin?
-DİLEK-
Eğer dileklerimi sorsalardı bana
Yalnız seni dilerdim
Bir damla olsaydım eğer
Senin yanağına konmak isterdim
Bir mısra olsaydım
Senin dudaklarına akıp
Kalbine inmek isterdim
Ve orada sonsuza dek kalarak
Seninle ölmek isterdim
-ANNE-
Bak anne dalında bir çiçek kuruyor
Yılların yorgunluğu omuzlarıma vuruyor
Bak anne mevsim rüzgarları
Bağrıma esiyor
Bak anne işte bu benim
Senin eserin yıkılıyor
Kimseye kırgın değilim anne
Kaderim buymuş çekerim anne
Bir gün gelir yıkılır gidersem anne
İşte bu benim sakın isyan etme anne
Mutlu günler bize uzak anne
Yaşam hayat bize bir tuzak anne
Sevilmek,sevmek bize haram anne
Yalnız bir mezar görürsen
İşte bu mezar eserim de
O zaman ağla anne
MURAT TURAN'A TEŞEKKÜRLER BURDAN SONRA Kİ ŞİİRLER ONA AİT DİR:
ç ü n k ü , s a n k i , m e ğ e r ...
söyleyemem,
gözlerimden bellidir zaten.
koyu karanlık bir kış gecesi,
dizlerimin üstüne oturur ağlarım,
kaypaklık,
şaire göre değil, çünkü ...
saçlarına bir ömür şiir yazsam,
yine de bendeki hayalini anlatamam
garipliğimi ifşa eder,
alnımdaki çizgiler...
oturur ağlarım her gece
uyumak, şaire göre değil bilirsin
yine de bilmezsin uykusuzluğu
gözyaşları karışır içimin ırmaklarına
denizleri ateşe boğar gibi yanarım,
dizlerimin üstüne oturur ağlarım...
bilmezsin,
eşşek şakasıdır,
dolunayın bulutlar ardına gizlenişi
yıldızların ışığı,en büyük takiyyedir.
yine de anlatamam bendeki hayalini
sırra kadem basar ilham perileri
korkarım herkes gibi
cesaret, şaire göre değil sanki ...
siyaha gömülür,pembe boyalı anılar
bilmezsin,
dermanım, düştür benim
hüznüm, gülüştür benim
belimi bükerken acımasız mısralarım
ortası kandır gözbebeklerimin
aşkın sanalını dahi öğrenemem
yıllarca ruhu kemiren buymuş demek,
meğer , şaire göre değilmiş sevmek...
-----------------------------------------------------
s o ğ u k ç a y
nargile kahvesi’nin
loş ışığında,
küçük,
kahverengi bir masada,
hayatımı kayda geçiriyorum...
seni düşününce,çayım soğuyor
çayım soğuyunca,
sen geliyorsun aklıma
günler, günleri kovalamıyor...
ben zorla itiyorum saatleri,
akrep-yelkovan istikametinde...
köz taşıyor ahmet dayı,
ateşi sönenlere...
benimse kalemim maşa olmuş,
her kelime yüreğimden kopardığım,
köz misali...
-----------------------------------------------------
k e n d i m e d a i r
aşk dediğin bir azap, aşık ağlayan imiş
yar seni zincir ile,aşka bağlayan imiş
celladındır zaman,dakikalar darağacı
ömür sandığın rüya,ruhu dağlayan imiş
yıllarca umut bilip,dört elle tutunduğun
gönül evin harabe, yüreğin talan imiş
dünya koskoca umman,dost ise kurtarıcın
düşüp de sarıldığın, denizde yılan imiş
suyun ekmeğin varsa, ötesini arama
başka ne istedinse, hepsi de ziyan imiş
faniyi gördü gözün, faniye oldu sözün
sadece baki olan, sesini duyan imiş
topraklarda sürünüp,göklerde aradığın
yağmurlar, halini,yerlere yazan imiş
mevsim yaz olunca herkes kendinden geçiyor
gün görmemiş şaire, dört mevsim hazan imiş
-----------------------------------------------------
3. d ü n y a s a v a ş ı
-beyza zülal’ime-
ilkin,
petrol yeşili gözlerin vurdu beni,
ölebilirim...
petrol için değil...
gözlerin için,
üçüncü dünya savaşını çıkarabilirim...
-----------------------------------------------------
d i v a n e
bilmem ki bu dünya nere gidiyor
ağlayan perişan, gülen divane
hiç kimseden ses yok,ömür bitiyor
cahili gariban, bilen divane...
bülbülü, dikenden gülden habersiz
hatipler, hitaptan dilden habersiz
bestekar, nağmeden telden habersiz
gidenler dönmüyor, gelen divane...
yanlış diyen varsa çıksın söylesin
isterim ki herkes, güzel eylesin
ibret almayana şair neylesin?
yaşayanlar ölü, ölen divane...
murat böyle deme, seni kınarlar
aşk akmaz oldu, kurudu pınarlar
bir bir devriliyor, köklü çınarlar
eşşekler kral oldu, aslan divane...
-----------------------------------------------------
i s y a n s e s s i z l i ğ i
bekleyen yok, bekleyeni
isyan sessizliğinde yıldızlar
çağlardır, çağlayan nehir.
yolculuk, yolda kalmak demek,
gökyüzüne yakışmıyor bu şehir...
karanlığın tasviri acizliğin resmidir
yaşamak, karanlıkta duyulmayan ses midir
yıllar bana, ben yıllara sırt sırta dönmüşüz
yaşamak, bir köşede ağlayan nefes midir
gözler neden kırmızı, güneş niçin kapkara
bu devamlı gülen yüz, riyakar kafes midir?
ayrılık dediğin,
bir cenaze marşı
döktüğün aşka dair, bir damla gözyaşı
düşünce toprağa, titretir arşı...
---------------------------------------------
ç o c u k l u k
mahalle aralarında, oynanır çocukluğumuz
belki duymuşsunuzdur sizde
çığlıklarını umudumuzun
bazen ağlamaklı bir günbatımında
bazen gazoz kapağı değerindedir, hayatımız
ama hep dimdik duruşumuz
ve
koşturmalarımızla hatırlanırız
mahalle aralarında
bazılarına ağır gelir anlamak
oysa katığımızdır ağlamak
belki sessiz, biraz masum, biraz yaramaz
ama alabildiğince huzur kokar ellerimiz
sevilecek ne varsa sevmişizdir,
yaşanacak ne varsa hiçbirini yaşayamasak da,
pahalı oyuncağımız olmadıysa da
bir parça küskün, azıcık kırgın olsak da hayata
hep umut kuşu beslemişizdir
yüreğimizin kafesinde
belki bir gün bizim de kapımızı çalacaktı,
hasretle beklediklerimiz
belki bizim de anlatacaklarımız olacaktı,
düne dair
ve bizim de,
sevineceğimiz bir tablomuz olacaktı
izlerken tükenmişliğimizi…
-----------------------------------------------------
y o r g u n
yoruldum...
her biten günün efkarından,
aşk denen bilmecenin, gizli esrarından
ve beynimin zonklama ısrarından,
yoruldum...
anlamsız kederlenmeler diyarında,
üç beş mısra peşinde,
ilhamımı aramaktan
ve beni ben yapan bu hüzünlerden
alnımdaki garip çizgilerden, yoruldum...
ne faydası var ki şimdi,
yağmurlar beklemenin,
eski tadı kalmadı ki ikindi güneşinin
leylaklar açsa ne çıkar
ne kalır heybemde,
bir avuç gözyaşından başka...
her şeyimi yük diye bıraktım aşk’a...
-----------------------------------------------------
a (l) d a n m ı ş l ı k
bir masal yaşıyorum
boyutsuz,
zamanı kaybetme yarışı
yükselen buğular arasında
yitip gitme telaşı...
biliyorum,
çoraklığı da gördüm
kazanılmış haklar içinde
iştahsız sevinçler yaşamak
kelimeleri yan yana getirmekten
başka bir şey anlattığım...
biliyorum,
anlamıyorsun
işte bitti dilimde suskunluk
aldanmışlık yok,
çaresizlikler, ne çareler üretti oysa
adanmışlık var bir şey varsa...
---------------------------------------------
t ü k e n i ş
şehir yankılanıyor,
ellerimin en işlek caddelerinde
bir deniz ezgisi
yokluğunla düet yapıyor
sana neler diyebilirim
ıslaklığına ağlar mısın sen de bir sonbaharın
kaç mevsimde tükendi efkarın
sen de bilir misin
giden günün,
olmayan gündüzün
ve adı konmayan duyguların
sessizce eritildiğini...
yaşamaktan daha mı güzel,
yaşanmak...
ne dersin?
hayat öyle bir yol ki
nerede kalırsan, oraya gidersin
bir şehir vardı ellerimde
kayıverdi gitti....
bir şiir vardı belleğimde
tükendi... bitti...
-----------------------------------------------------
b i l m e c e
nereden geliyor kokun bu gece
ben mi delirdim aşkından,
yorulan gözlerim mi bakışlarından
bir istanbul bilmecesi,
çocukça tavırlar peşinden koşan
yalanlar tarihe kalsın
masallar, yolun ortasındakilere
işte sonbahar da gidiyor
bir göç katarının peşi sıra
nereden geliyor bu kızgın rüzgar?
seni izliyorum bir arka sokakta
adımlarken karanlığı
nereden çıktı karşıma yüzün
yoksa diğer adı sen misin,
şu alemde gündüzün?
aşkı bilmiyorlar
ya da
ben mi delirdim aşkından, bilemiyorum
korkuyorlar
bu şehrin bilmecelerinden
oysa ben onlara söylemiyorum
sürekli yapraklarını döküp,
süpürüyorlar...nereye?
nereye götürüyorlar
kendileriyle beraber yüreklerini
nereden geliyor bu kaçış?
yalanım yok
seni izliyorum,
tüm şiirlerim meydanda
bir seni gizliyorum...
-----------------------------------------------------
ö l ü m
gönlümün ızdırabı, beynimde zonkluyor
bu defa galiba ölüm beni yokluyor
şakaklar körleşti, körleşti bütün denge
yenik düştü kalp,bu imtihana bu cenge
sararmış yaprak misali, gözkapaklarım
kömür rengi yüreğimi, nasıl paklarım?
zaman emiyor kanımı, bir vampir gibi
ıssız mezarlar, bedenimin tek talibi
elveda ateş gözlüm, dudağı kirazdan
tabureye tekme vuracaklar birazdan
infaz yapılacak, bir karanlık kafeste
nikotinli ciğerler, şimdi son nefeste
bir sihirmiş meğer,şu ömür dedikleri
artık beni bekliyor, kabir gedikleri
daha yaşamadan, baharın mehtabını
duydum sual meleklerinin hitabını
sokaklarda sürünecek, belki tabutum
kefenim olacak, eski püskü çaputum
göremeyeceğim ne dostları, ne yarı
ruhum terk edince, bu biçare diyarı
dostlar ağlarmı ki, eğer can dost iseler
ağlamaktan geçtim, bari sevinmeseler
yar bekler ama ölüye ümit bağlanmaz
ağlama! her şairin ardından ağlanmaz
gönlümün ızdırabı beynimde zonklarken
ölüyorum! ölümü hepiniz saklarken...
-----------------------------------------------------
h ü z z a m b u l u t l a r
seher vakti yağmurlar sardım yaralarıma
sustum ummanlar kadar
çaresizliğime güneş doğdu sonra
sonra,
saçlarım ellerimin arasında
düşündüm çocukların gölgelerini
bir sızı çığlığının doldurduğu
iki oda bir salon evlerini
ışığın rengini unuttu gözlerim
masallar anlattım,
yaşanmış ve bitmiş
şarkılar söyledim,
ıslak şarkılar...
hüzzam bulutlar sarıyor ufkumu
perdeler sararmış ağlamaktan
ben hala deli bir rüzgar
hala anlamsız yüzler kararıyor akşamlarda
ama sakladığı bir şey var, bulutların benden
bu parlak, bu nur, bu ışık... nerden?...
şimdi,
sokaklarda sonbahar hüküm sürmekte
yüreğime gece inmekte
dinle, duy beni
sensin beklenen
her şeyin karardığı gecelerde
en sevdiğim şarkı çalıyor
sen yine bütün hecelerde
şimdi sonbahar giyinmiş çocuklar
terk etti ufkumu hüzzam bulutlar
ışığın rengini unuttu gözlerim
masallar bitti, tükendi nefesim
peki ya şimdi,
sen nerdesin?